Yeni mezun ve "işsiz" halka ilişkilerciler üzerine
3027 görüntülenme
İstanbul'daki bir üniversitenin Halkla İlişkiler bölümünün yeni mezunundan uzunca bir e-posta mesajı aldım. İş arama sürecinde kendinin ve arkadaşlarının yaşadığı sıkıntılardan bahsediyordu. Sadece kendi adına değil, bir grup arkadaşı adına yazdığını söylemiş.
"İletişim sektöründeki ilanlara yaklaşılmıyor bile", diyor.
"En az 3-5 sene deneyim aranıyor". Ajansların da öğrenciyken kendileriyle staj yapmış olanları seçtiklerini, ama öğrenciyken bir ajansta staj yapmaya çalışmanın iş aramak kadar zor bir durum olduğunu yazmış. Deneyimsiz "Halkla İlişkiler"ciler olarak kendi alanlarında kariyerlerine başlayamadıklarını ve çoğunun kendi dallarıyla uzaktan yakından alakası olmayan işlerde çalıştığını eklemiş.
"Deneyimli insan araraken, bir yandan da gençlere kariyer fırsatını tanımalılar.Tazeliğin ve yeniliğin en önemli unsur olduğu bu sektörde taze beyinlerin şansı olması gerektiğine inanıyorum", diyor.
Bu cümlelere katılmamak mümkün değil. Elbette yeni beyinler çok değerli. Elbette gençlere fırsat vermek lazım. Gençler, firmalar için çok önemli bir kaynak olmakla birlikte, yeni mezunlara fırsat vermek de bir nevi sosyal sorumluluk aynı zamanda.
Bunlar bir tarafa, ben de "gerçek iş deneyimi" olmasa bile, günümüzde "halkla ilişkiler" alanında yeni mezun bir adayın taşıması gereken özellikleri sıralayayım isterseniz. Çok yakında başımdan geçen bir işe alım öyküsü... Ne yazık ki uzunca süre böyle bir adayı arayıp, yüzlerce CV inceleme, onlarca mülakat yapma sonunda, "zorla" bu özelliklere yakın bir aday buldum.
Çok iyi derecede - en azından ? İngilizce bilecek.
(CVsine "İngilizce biliyorum" diye yazan adaylara, mülakatın yarısını İngilizce yapalım, dediğim an onların %95'i doğru düzgün cevap veremeyip "Ay, şu anda çok ani oldu. Hazırlıksızdım" diyor. Uluslararası müşterilerle dolu ajanslarda çalan telefonlara nasıl yanıt
vereceksiniz, koridorda karşılaştıklarınıza nasıl selamlaşacaksınız, yabancı basına nasıl brief vereceksiniz? Yurtdışından nasıl benchmark yapacaksınız? Malesef Anadolu Liseleri kalitelerini düşürdükten, özel okulların çoğu da üniversite sınavlarına odaklandıktan sonra, yabancı dili gerçekten öğrenenler çok çok azaldı...)
Çok iyi derecede Ms Office programları (en azından Word, Excel, Powerpoint) kullanabilecek.
(İşte bunu da bulmak çok zor. Iki ödev yazıp, binlerce mail atmış, internette gezmiş olmak, "bilgisayar bilmek" anlamına gelmiyor. Sunum dosyasının formatını yapmak, harflerin renklerini değiştirip, iki resim eklemek demek de değil. Sunumun alt yapısına şirket logosunu ekleyemeyen, dinleyici notları hazırlayamayan bir "iletişimci", nasıl basın toplantısı sunumunu veya "iç iletişim strateji" sunumunu hazırlayacak? Excel'de formul yazamayan, pivot yapamayan biri, nasıl bütçe tabloları yapacak?)
Türkçe dilbilgisi iyi ve sözcük dağarcığı geniş olacak. Güzel, akıcı ve anlamlı yazabilecek.
(Ajansta müşteri temsilcisi, veya şirkette iç iletişimci olarak başlamak isteyen bir yeni mezunun yazı dili iyi olmalı. Şirket iç bültenleri, tepe yönetim mesajları, medyaya verilen yanıtlar onun elinden geçecek. Betul Mardin'in adını doğru yazacak, Nietszche kim demiyecek, meclis başkanının ismini bilecek, internette facebook dışında da vakit geçirmiş olacak, üç beş favori köşe yazarı olacak... Zamanla, deneyimle, bilgisi gelişebilir. Ama iyi bir altyapı, geniş bir genel kültür lazım. Bunu da yıllar içinde, okuduğu kitaplar, izlediği filmler, katıldığı okul faaliyetleri belirliyor. O kadar az sayıda genç bu bilinçle hayata hazırlanmış oluyor ki...)
İşte, çok basit üç kriter. Benim görüştüğüm yüzlerce "yeni" halkla ilişkiler mezununda olmayan özellikler. Bunlar deneyim gerektiren yetkinlikler de değil.
Birçok yeni mezunda aranan "olmazsa olmaz"lar...
Yoksa ben mi yanılıyorum?
Not: Eğer "bu özellikler bende vardı, ama bu açık pozisyondan haberim olmadı" diyorsanız; o "işe arama becerleri" konusuna girer... Bu dönemde çok kanaldan iş arama, pozisyonları takip etme başka bir yetkinlik. Başka bir konu...
28/02/2013