Hevesten Tutkuya Dönüşen Yol
1248 görüntülenme
W. Clement Stone, geçen yüzyılın önemli hayırsever ve iş insanlarından biri. Servetinden daha çok başarı felsefesi ile tanınan Stone, pozitif zihinsel tutumla başarı kitabının da yazarlarından biri. Son 30 yıldır daha çok gündemde olan olumlu düşünmenin etkisini o 1960 yılında kaleme almış. Onun çok sevdiğim bir sözü var. "Amacın kesinliği, bütün başarıların başlangıç noktasıdır".
Kendimiz ve yaşamımız için büyük küçük hayaller kuruyoruz, belki bunlar için adımlar da atıyoruz, yine de yolda kalıp sonuca ulaşanlarımızın sayısı o kadar az ki. Peki, sonuca özellikle de çoğumuz için imkansız görünen o büyük hayallere, başarılara, servete ulaşanların sırrı ne? Stone'un söylediği gibi tam da amacın kesinliği, netliği.
Heves, istek, ihtiyaç, amaç, hayal, tutku kavramları ne yazık ki birbirinin yerine kullanılmaya başlanmış ve anlamları da netliğini kaybetmiş durumda. Bu nedenle çoğumuz heveslerimizi hayal ve amacımızla karıştırıyoruz. Hayallerine kavuşanlar; gelip geçici, saman alevi gibi parlayıp sönen heveslerinin peşinden değil, her daim parlak ve güçlü olan tutkularının peşinden gidiyorlar. Önce tutkunu bul, onu izlersen gerisi kendiliğinden gelir diye boşa söylenmiyor.
Sorun şu ki; tutku öyle kolay keşfedilmiyor. Zaman, emek ve en önemlisi insanın kendine sabrını gerektiriyor. Genellikle potansiyel alanımızda gizlenen tutku için kararlılıkla yeni şeyler denemek gerekiyor. İnsanlara sorduğumuzda ne istemediklerini kolaylıkla ifade ediyorlar, ne istediklerini fark etmeleri ise daha uzun bir yola dönüyor. Sonuç olarak da hayaller, detaylandırılmış bir amaca ve eylem adımlarına dönmüyor. Tutkuyu bulana kadar ki yolculuğa çok az insan eğilim gösteriyor.
Tutkusunu bulana hemen yollar açılıyor mu peki? Hayır elbette, sonuca kadar yolda engeller, hatalar, deneme yanılmalar, düşmeler belki yeniden başlamalar tabi ki oluyor. Sadece o kişi için kesin bir amaca dönüşmüş yolda, onun azimle, kararlılıkla, sabırla çok çalışması çok daha sürdürülebilir oluyor. Hayallerine kavuşanların ulaştığı nokta o kadar yüksek ki; herkesin dikkatini çekiyor, görüş alanına giriyor ve neredeyse hiç kimse o zirveye giden yolun dikliğini, engebelerini sorgulamıyor. Geçtiğimiz haftalarda youtube kanalında Acun Ilıcalı'yı canlı konuk eden Cüneyt Özdemir o kadar önemli bir noktaya değindi ki. Özetle belirttiği şuydu; özellikle gençler Acun Ilıcalı'nın başarısına, olduğu konuma, yaşadığı hayata, parasına özeniyor da, her zaman işinin başında olduğunu, gerçekten çok çalıştığını, büyük riskler aldığını ve hala önüne yeni hedefler koyup onlar için çabaladığını görmüyor.
Başladığımız nokta yolculuğumuz ve elde edeceğimiz sonuç hakkında çok şey söylüyor aslında. Kimiz, kim olmak ve nasıl bir iz bırakmak istiyoruz, hayalini kurduğumuz şeyin genele faydası ne, ne benim için olmazsa olmaz ve beni en iyi ne ifade ediyor gibi sorulara yanıt vermeyi erteledikçe başaranlara imreniyor, sadece "olsa ne güzel olur" deyip yarı yolda bıraktığımız heveslerle zaman kaybetmeye devam ediyoruz. Daha da kötüsü neden ilerleyemediğimizin asıl sebeplerini fark edemiyor, bir süre sonra hayal kurmaktan vazgeçiyor ve başkaları bizim hayallerimizi gerçekleştirdiğinde buna kayıtsızlaşıyoruz.
Belki de tutkumuzun keşfi en büyük zaferimizdir, ne dersiniz?
Sevgimle,
11/06/2020