Yaşadığımız Hayat Seçimlerimizin Ürünüdür
2895 görüntülenme
Aklımızın bazı şeyleri daha yeni yeni algılamaya başladığı dönemlerde zihnimize dayatmalarda bulunmaya başlarlar. Bizim neler düşündüğümüzden çok, kendi doğrularını bize empoze etmeye odaklanırlar. Kimden bahsettiğimi sizlerde tahmin etmişsinizdir; ailemiz, akrabalarımız ve çevremizde bulunan herkes... Her anne-baba çocuğunu okula yollamaya başladığında "benim çocuğum doktor, mühendis, öğretmen olacak" mutlaka demiştir. Bunların dışındaki meslekleri önemsemezler bile... Bir şirkete CEO olsan dahi öğretmen de mi olamadın diye sorarlar.
Türk kültüründe, aile bireylerinin birbirleri üzerindeki hakimiyeti diğer ülkelerdeki aile yapısına oranla daha kuvvetlidir. Ailelerin, çocuklarının iyiliklerini düşünerek verdikleri bazı kararlar aslında onların bir ömür boyu mutsuzluğuna neden olur. Kaş yapayım derken göz çıkarmak tam da buna denir. Olayı somutlaştırmak gerekirse; üniversiteye hazırlık dönemi... Bu dönem o kadar zahmetli geçer ki önünüze okumak istediğiniz üniversite ve bölüm için tercihler sunarlar ve bu 20-30 tercihten toplasan kendi tercihleriniz bir elin parmaklarını geçmez. Bunun bedelini daha sonradan aileler ağır bir şekilde öderken en büyük darbeyi gençler yemektedir. Üniversitenin ilk yılında ruhsal bunalıma giren bu gençler okulu bırakma kararı alarak gençliğinden 1 yılı daha yanlış seçim yüzünden heba etmek zorunda kalıyor. Bu sefer yanlış bir karar verdiğini anlayan aileler, üniversiteye tekrar hazırlanmaları için çocuklarına aklınca bir şans daha verdiklerini düşünürler. Peki, "hayır" deme lüksüne sahip olmayan gençlerin sonu ne durumda? Onlarda hayatımızın her anında bizlerle nefes almaya çalışıyor. 4 yıllık bir bölümü belki de daha uzun bir dönemde bitirerek istemediği bir işte çalışmaya başlar ve hayatının büyük bir bölümünü işinde mutsuz olarak geçirirler.
Eğitim sistemimizden kaynaklanan sebeplerden dolayı Türkiye'de gençlerin kariyer planı yapma dönemi üniversiteye hazırlık dönemine ya da üniversite son sınıfa kadar gecikebiliyor. Bu dönemi daha kısa tutabilmek için naçizane ailelere ve genç arkadaşlara yönelik tavsiyelerim olacak. Ailelerden isteğimiz;
çocuklarınıza yeteneklerini kullanma fırsatı tanıyın. Bu ülkeye öğretmen, mühendis ya da doktor lazım olduğu gibi bir antropolog, sosyolog vs. gibi meslekler de gerekli...
Seçimlerinizin, başka hayatlar üzerinde yaşanması için baskıda bulunmayın.
Genç arkadaşların mutlu ve başarılı bir yaşam sürmesi için hayatı özetlemek gerekirse 3 maddede toplamak daha uygun olur. İlgi, bilgi ve beceri...
İlgi: İnsanların hayattan tat alamamalarının ve doyumsuz olmalarının altında ilgi alanlarının net bir şekilde tanımlayamamasından kaynaklanıyor. Ben İK'cı olmaya karar verene kadar Türkçe Öğretmenliği, PDR ve Sınıf Öğretmenliği üzerinde gitgeller yaşamıştım. Bu kararsızlıktan kurtulabilmek için elinize bir kağıt alıp kağıdın bir bölümüne güçlü ve zayıf yönlerinizi; diğer bölümüne ise bu mesleği seçtiğinizde size fırsat ve tehdit oluşturacak unsurları yazmanızı öneririm. Fırsatlarınızı geliştirmek için uğraşırken tehdit oluşturacak unsurları da ortadan kaldırmak için mücadele edin.
Bilgi: İşin en zor kısmı insanın ilgi alanlarını belirlemesi ve bu doğrultuda bir meslek seçiminde bulunmasıdır. Bu aşamayı atlattığınızda ise ilgi duyduğunuz alan hakkında kendinizi geliştirmeli ve bilgi edinmelisiniz. Edindiğiniz bilgileri öğrenmeye başladığınızda bundan büyük bir mutluluk duymaya başlarsınız. Olaylara bakış açınız değişir ve kendi yorumlarınızla bilgilerinizin üzerine kendinizden bir şeyler ekleyerek entelektüel sermayenizi oluşturmaya başlarsınız.
Beceri: Başarılı ve mutlu olabilmenin son aşaması ise ilgi duyduğunuz alan hakkında edindiğiniz bilgilerin ne kadarını kullanabiliyorsunuz ve bu bilgileri işinize ne düzeyde entegre edebiliyorsunuz becerisine sahip olmakta bitiyor. Olaylar karşısında bilgilerinizi analiz edip sistemli bir şekilde olayın çözümüne kavuşturabilmek bir beceridir. İş hayatına girmeden önce çeşitli staj programları ya da projeler ile iş için ne kadar beceriklisiniz kendinizi sınamış olursunuz.
Sözün özü; ailelerin çocukları üzerinde baskı yaratmak yerine kendi tercihlerinin sonuçlarını yaşayabilecekleri bir yaşam sunun. Genç arkadaşlar ise "hayır" demeyi öğrenebilmeli ve ailelerini tercihleri konusunda ikna edebilmelidir. Yaşadığımız hayat, seçimlerimizin ürünüdür.
14/05/2013