İyimserliğin Etkisi
11503 görüntülenme
"Gül düşünürsün, gülistan olursun."
Çok şükür, yüksek lisans dersleri bitti. Derslerin bitmesi, asıl büyük işin başladığını gösteriyordu elbette. Yazıyorum, aylardır yazıyorum. Dün o da bitti. En azından, jüri önüne çıkana dek, bittiğini sanıyorum. Çalışmamın teknik adı: "İyimserliğin Satış Personeli Performansına Etkisi". Bense kısaca "İyimserler daha başarılıdır" diye anıyorum.
Kutsal kitaplar "düşüncenin gücü"nden, iyilik dilemenin öneminden bahsediyor. Toplumun yüzyıllara yayılmış deneyimlerinin sonuçlarını yansıtan atasözleri ve deyimlerde aynı kavramlara rastlamak mümkün. Türkçe'deki "Ne ekersen onu biçersin", "İyi insan lafının üzerine gelir", "İti an, çomağı hazırla", "Kırk defa söylersen olur" gibi atasözleri ve "şom ağızlı", "yatağın solundan kalkmak" gibi deyimler, beklentilerin bekleneni meydana getirme sürecinden bahsediyor işte? Bu kısa ve özlü öğütlerin diğer dillerdeki karşılığının çokluğu da, deneyimlerin benzerliğini ve yoğunluğunu anlatmıyor mu?
Dünyanın hemen her bölgesinden, ayrı zamanlarda, birbirini tanımayan düşünürler ve yazarlar da iyi taraflara odaklanmayı ve olumlu bakış açısını savundu. Anadolu'dan Mevlana'nın yazdığı "Kardeşim sen düşünceden ibaretsin / Geriye kalan et ve kemiksin / Gül düşünürsün gülistan olursun / Diken düşünürsün dikenlik olursun" dizeleri ile, Hintli politikacı ve düşünür Mahatma Gandhi'nin ünlü satırları tam olarak birbirini destekliyor: "Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur. Sözleriniz pozitif olsun, çünkü sözleriniz davranışlarınız olur. Davranışlarınız pozitif olsun, çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur. Alışkanlıklarınız pozitif olsun, çünkü alışkanlıklarınız değerleriniz olur. Değerleriniz pozitif olsun, çünkü değerleriniz kaderiniz olur."
Düşüncelerin bedende birtakım sonuçlar yarattığı kesin olarak biliniyor. Bu nedenle, Doğu felsefesinin ana kaynağı olan "pozitif (olumlu) düşünce"ye günümüzde Batı tıbbı, spor camiası, eğitimcileri ve tabii ki iş dünyası büyük ilgi gösteriyor. Bu alanın çalışma konularından biri de "iyimserlik". Elbette, "saf Pollyannacılık"tan bahsetmiyoruz. "İyimserlik"in başına "gerçekçi" ya da "esnek" kelimelerini ekleyelim isterseniz?
Nasıl adlandırırsak adlandıralım, şüpheler yaratarak önemini azaltamayız iyimserliğin. Hele bu kadar "gerçek" sonuçları bulunmuşken, dikkate almayarak kendimize yazık etmiş olmaz mıyız? Gülistan mı istersiniz, dikenlik mi?
İyimserliğin Faydaları
- Geçtiğimiz yüzyıl içinde Amerikan başkanlık seçimlerin %85'inde iyimser adayların kazandığı bulunmuş.
- İyimserlerde kaygı ve depresyona, kötümserlere göre daha az rastlanıyor.
- İyimserler tıbbi olumsuz durumlara (by-pass kalp ve damar operasyonları, göğüs kanseri, kürtaj, kemik iliği nakli ve AIDS gibi durumlar araştırılmış) daha kolay uyum sağlıyorlar.
- Sorunlara uyum, mizah, planlama, olumlu şekillendirme (durumu olası en iyi şekilde değerlendirebilme) ve sorunlar kontrol dışına çıktığında durumun gerçekliğini kabullenme konularında da iyimserlik etkin ve yönlendirici.
- İyimserler olumsuz olaylardan ders çıkarma konusunda başarılı.
- Kötümserler, problemlerden kendilerini uzaklaştırmaya çalışırken, iyimserler inkârı bir çözüm olarak görmezler, tehditleri yok saymazlar.
- İyimserler, bir durumu herhangi bir şekilde olumlu sonuçlandırmak için uzun süreli enerji sarfedebilirler ve kolay vazgeçmezler.
- İyimserler iş yaşamında daha üretken oluyorlar.
Not: Bu yazı, Boğaziçi dergisinin Şubat 2009 sayısında da yayımlandı.
18/10/2012