Nedir Şu Farkındalık Dedikleri?
3246 görüntülenme
Son günlerde belki de daha sıklıkla rastlamaya başladınız "farkındalık" sözcüğüne. Eğer bunu fark ettiyseniz, merak duygunuz uyandı, bu yazının başlığı dikkatinizi çekti ve okumayı seçtiniz. Farkındalık sözcük anlamı ile farkında olma hali demek. Peki, biz tam olarak neyin, kimin farkındayız ve bu duyguya nasıl ve ne zaman ulaşıyoruz?
Farkındalık; kendimize rağmen kendimize yaptığımız bir keşif ve içsel yolculuktur. Kendimize rağmendir; çünkü, cesaretle yeniden bakmayı seçtiğimiz kişi; en çok tanıdığımızı, anladığımızı, gördüğümüzü, bildiğimizi, hissettiğimizi sandığımız "kendimiz"dir. Sorgulamaya doğru bir uyanıştır. İnsan doğasının en temel gereksinimi olan değişime, gelişime ve öğrenmeye açık olmaktır. Aslında hiçbir şey bilmediğimizin kavranmasıdır. İnsanın fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal yönleriyle bir bütün olduğunu kavramak ve her yönünün ihtiyaçlarına, değerlerine duyarlılık gösterebilmektir.
Farkındalık; hayatımızın kontrolünü yeniden elimize almaktır. Değiştirip dönüştürebileceğimiz tek şeyin, sadece ve sadece kendimiz olduğu gerçeğini kavramak ve bunun sonucunda kendimizi ve yaşamımızı yeniden yaratma gücünü kazanmamız demektir. Düşüncelerimizin, duygularımızın, davranışlarımızın sorumluluğunu tamamen üstlenerek başkalarını ve koşulları bahane etmekten ve yakınmaktan vazgeçmektir. Farkında bir yaşam özgürdür. En güzel armağanı, özgür irademizi tamamen kendi içsel gerçekliğimize göre kullanarak yarattığımız yeni bir yaşamdır.
Kendi içsel gerçekliğimiz, asla bencillik ya da "ben odaklı" olmak demek değildir. Tam tersi, farkında bir insan, bütün içinde bir parça olduğunun ve yaptığı seçimler, eylemler, söylediği sözler ve hissettikleri ile bütünü doğrudan etkilediğinin tam olarak bilincinde olan kişidir. Bu yüzden kendisine, başkalarına ve bütüne olan sorumluluğunun farkındadır ve yaşamını bu sorumluluğun gerektirdiği şekilde yaşar. Kendi içsel gerçekliğimiz, bizi biz yapan özümüz, potansiyelimiz, yeteneklerimiz, yaşam amacımız ve özgünlüğümüzdür. Uyanış da tam olarak bu noktada başlar. Doğuştan getirdiklerimizle sonradan yaşam içinde bize eklenen ve bu gerçekliğimizi zaman zaman örseleyen ya da gizleyen, üstlendiğimiz ve giymeyi seçtiğimiz maskelerin arasında bir fark olduğunu gördüğümüz nokta. Asıl yolculuk ise bu noktadan sonra başlar; çünkü, bu farkı görmek yetmez. Gördükten sonra bu durumu değiştirmek belki de geliştirmek için adım atmak gerekir. Bu nedenle, farkındalığın yaşamımızda kalıcı ve yapıcı bir etkisinin olması için beraberinde ve sonrasında bazı eylemleri getirmesi gerekir. Değişim hareket etmekle gelir. Diğer yandan da, bu maskeleri, rolleri, yaşamımızı istediğimiz yönden çok farklı noktalara götüren inanç kalıplarımızı, şu ana dek doğru diye bildiklerimizi, yeni baştan bir çocuk merakıyla sorgulamak ve sonrasında değişim için adım atmak çoğumuza zor ve ürkütücü gelebilir. Bu nedenle, bu uyanış noktasından sonra birçok kişi, konfor alanı denilen yerde kalmayı sürdürür. Kendi içerisinden yeni ve farklı kişiler yaratmayı, kendilerini değiştirme cesaretini gösteremezler. Bildikleri alan güvenlidir. Bu yolculuğa doğru adım atan cesur kişiler ise uzun ve sürekliliği olan bu değişim yolculuğunda kendilerinin ve kendi değerlerinin farkına varırlar. Her koşulun içindeki insanın o durumdan alacağı bir ders olduğunu bilirler ve kendileri gibi herkesin bu bireysel yolculuğuna saygı duyarlar.
Sadece duyduklarımız, okuduklarımız, gördüklerimiz de değildir farkındalık. Farkında olduklarımız; içselleştirdiğimiz, bire bir yeniden içinden geçip bambaşka bir gözle bakabildiğimiz ve bizde olumlu bir fark yaratan, dersler çıkarabildiğimiz deneyimlerimizdir. Bu yüzden farkındalık, yalın bir gözlem yapma durumudur. Davranış ve seçimlerimizi dışarıdan nesnel bir gözle görebilmek ve bunun ardındaki duyguyu netleştirmek, ne hissettiğimizi kavramak ve bu duyguya neden olan düşüncemizi görebilmektir. Bu kendimize karşı gösterebildiğimiz bir anlayıştır. Bu gözlemi yapabilmek, bize farklı olaylar karşısında farklı tepkiler gösterdiğimizi sandığımızda, gerisinde yatan sebeplerin, yani kaynağın benzer duygu ve düşüncelerden geldiğini görmemize rehberlik eder. Bir diğer deyişle, kendi seçimsizliğimizi yarattığımızı yani özünde farklı hiçbir davranış ya da seçim yapmadığımızı fark etmemizi sağlar. Neyi neden ve nasıl yaptığımızı anlamak, bir sis perdesini kaldırmak gibidir. Aynı döngüden bizi özgürleştiren de bu netliktir. Durduğumuz, baktığımız ve hissettiğimiz bu yeni noktada artık gerçek yeni seçimler vardır, bilinçli yaratılmış yeni yollar. Bu yolların bizi istediğimiz ve beklediğimiz sonuca götürme garantisi yoktur; ancak, bir önceki durumdan başka bir yere taşıma olasılığı yüksektir; çünkü, bu yolda da yeni bir ders, yeni bir çıkarım ve yeni bir farkındalık olacaktır. Bu nedenle, sadece ne nasıl "yapılır" çıkarımı değildir; aynı zamanda, tüm öğrendiklerimiz ve keşfettiğimiz birbirinden farklı yolların toplamıdır. Ne nasıl "yapılmaz"ı da anladığımız seçimlerimizdir. Edison ampulün icadından önce, 999 kez onu istediği sonuca götürmeyen deney yapmıştı; ancak, bunları hiçbir zaman başarısızlık olarak değerlendirmedi. Bir kez ampulün nasıl yapıldığını keşfetmişti ve 999 farklı yolla da nasıl yapılmaması gerektiğini. Bu sürecin her deneyi onun için öğrenilecek yeni bir şey demekti. Bu öğrenme merakı, onu daha da kararlı ve azimli yaptı, sonunda da başarıya ya da istediği sonuca ulaştırdı.
Yalın bir gözlem yapabilmek için, geçmişin hesaplaşmalarından ve geleceğin endişelerinden özgür olabilmek gerekir. Bütün bu o ana ait olmayan düşünceler, duygular ve inançlar nesnel bir gözleme engel olabilirler. Bizi kolaylıkla yargılamanın ve diğer savunma mekanizmalarımızın tuzağına düşürebilirler. Fakında olma hali, anda olma ve anda kalabilme halidir; çünkü, kontrol edip yaratmakla sorumlu olduğumuz ve bu yüzden de gerçekte orda olabildiğimiz tek an "şu an"dır. Yaptığımız her ne ise, orada zihinsel, bedensel, duygusal ve ruhsal olarak bir bütün halinde bulunmaktır. Bu, yolda zihniniz bambaşka yerlerdeyken birden bire ayağınızın sekmesi gibidir. O anda, yeniden adımlarınıza ve yürüdüğünüz yola bilinçli bir şekilde geri gelirsiniz. Edison'ın deneyimi buna güzel bir örnektir; çünkü o, her seferinde, sanki ilk deneyi gibi işe başlamıştır, geçmiş deneylerinin istenmeyen sonuçlarına saplanıp kalmamış, kendisinin yetersiz ya da başarısız olduğu inancını geliştirmemiştir. Diğer yandan zaman ve enerjisini mutlaka başarmalıyım endişesi ile gelecekte harcamak yerine, yeni çözüm yolları yaratmak için o anda kullanmıştır.
Yeni yollar, yeni çözümler tamamen bize özeldir ve içinde yine bize özel dersler barındırır. Eğer biz o dersi çıkaramazsak her şey bambaşka görünse bile, aslında yine aynı yola girmiş olduğumuzu fark etmeyiz ve benzer hatalara, benzer sonuçlara mahkum oluruz. Eğer bilinçli bir seçim yapıyorsak kendimizi gerçek yeni yollara ve yeni hatalara açmışız demektir. Dersler ve çıkarımlar yaşamdaki en büyük zenginliklerden biridir ve bu zenginlik de ancak kendimize yeni hatalar yapma izni verdiğimiz takdirde gelir. Farkındalık hata yapmamak değildir. Aynı hataları tekrarlamamak bilincine erişmektir. Her an her şeye, her olasılığa açık olmaktır. Yaşamın tadına varmaktır. Kişinin kendisine her an her yerde rastlayabileceğini bilmektir. Bazen okunan bir kitapta, bazen bir şarkı sözünde, bazen bir karikatürde, bazen bir dizinin bir karakterinde, insanın unuttuğu bir gölgesine, cesurca, içtenlikle ve sevgi dolu bir şekilde yeniden "merhaba" diyebilmesidir.
Yaşama ve her türlü selama açık olun.
Sevgimle,
10/02/2012