Sürekli Motivasyon Mümkün mü?
3253 görüntülenme
Yöneticiyiz veya yönetici adayı. Bu süreçte ekip yönetimi, liderlik, iletişim ve benzeri becerilerimizi geliştirmeye yönelik bazı eğitimlere katıldık. Bu eğitimleri bazen kurumumuz destekledi bazen de kendi isteğimizle dışarıdan aldık. Eğitim sonunda kendimizi yenilenmiş, motive olmuş ve tazelenmiş hissettik. Sabah ofise geldiğimizde daha bir ilgili, daha heyecanlıydık. Daha sıcak günaydınlaşmalar daha özenli yaklaşımlarla bu belki birkaç hafta böyle devam etti. Peki, sonra ne oldu da o heyecan yerini yeniden eski rutin günlere bıraktı? Bu tarz iş ve sosyal yaşamdaki doyum ve verimliliği artırmaya yönelik çabalar, tıpkı mesleki yeterlilik kazanım süreçleri gibi sabırlı olmayı ve emekle tekrarlanmayı gerektirir. Bu yazı öncelikle, bildiğimiz veya belki defalarca okuduğumuz, duyduğumuz bazı davranışsal değişimleri hatırlatmayı hedefliyor.
Mükemmel olmaktan kaçınsak: İşe olan mükemmeliyetçi bakış açımızın dışında, ekip arkadaşlarımıza karşı mükemmel görünme gayretimizden de özgürleşebiliriz. Hepimiz insanız. Özellikle o anda işle ilgili verilen kararları etkileyebilecek bir duygu halindeysek bunu açıklıkla belirtebiliriz. Çalışma arkadaşlarımız, ters ve sonrasında pişman olacağımız davranışlarımızla duygu durumumuz hakkında varsayımda bulunacağına bunu doğrudan bizden öğrenebilir. Karşımızdakilerden güven ve empati kazanmanın en etkili yollarından biri kendimizi olduğumuz haliyle kabul edip ifade edebilmekle başlar. Bunun dışında, bilmediğimiz ve yetersiz olduğumuz konularda "mış gibi yapmak" yerine açık ve dürüst olabilir, yeni bilgi ve deneyimleri birlikte araştırıp öğrenmek adına ekibe heyecan katabiliriz.
Verdiğimiz sözleri tutsak: Hani o zaman yetersizliğinden aylardır tutamadığımız yemek veya bowling gecesi sözü var ya, ondan bahsediyorum. Sırf yapmış olmak için değil, iş alanları dışında ekibimizi daha yakından tanımak, ilgi ve motivasyon alanlarını keşfetmek, farklı potansiyellerini ortaya çıkarabilmek adına sosyal aktivitelerden yararlanabiliriz. Günümüzde yaratıcılık, karşılıklı güven ve ekip ruhunu geliştirmeye yönelik eğitimlerin birçoğu dış mekanlarda gerçekleştirilen oyunlar ve aktiveler aracılığıyla veriliyor. Biz de benzeri aktiviteleri eğitim formatında olmasa dahi düzenleyebilir ve gözlem yeteneğimiz sayesinde onlar ve kendimiz adına farklı vizyonlar geliştirebiliriz. Onların bu konuda fikirlerini alabilir ve hatta bu işi organize etmeleri için onları cesaretlendirip kendi aralarında görev dağılımı yapmalarını teşvik edebiliriz.
İnisiyatif almaları için kendimize ve onlara izin versek: "Bensiz bir şeyi halledemezler", "sürekli kontrol etmezsem olmuyor" inancımızı besleyen tüm duygu ve düşüncelerimizi önce kendimiz detaylandırmakla başlayabiliriz. "Son noktayı ben koyarım" düşüncesinden elde ettiğimiz ego kazancımızı fark edip bununla yüzleşebiliriz. "Yerime gerçekten mesleki anlamda birilerini yetiştirmeyi istiyor ve bildiklerimi özgürce paylaşıyor muyum?" diye kendimize dürüstçe sorabiliriz. Ekip arkadaşlarımızın mesleki ve bireysel gelişimleri için eksik gördüğümüz yanları, performans görüşmelerini beklemeden zamanında etkili bir şekilde paylaşmayı alışkanlık haline getirebiliriz.
Koçluk becerilerimizi geliştirmeye ne dersiniz?: Önce yönetim dediler, yetmedi vizyoner liderlik becerisi dediler, şimdi de koçluk becerileri mi kazanmam gerek diye düşünebiliriz. Hepsi birbiri ile sürekli etkileşim halinde aslında. Yönetim; işleri doğru, etkin ve verimli şekilde yapmayı ve bu konuda gelişim için sürekli yeni stratejiler belirlemeyi hedeflerken, liderlik; bütünsel bir yaklaşım ile hangi seçimleri, hangi işleri yapacağımızı belirlemeyle ilgilenir. Ekibin yaratıcı tarafını aktive ederken liderin de işleri yaptırmaktan öte sorumluluğu aynı şekilde üstlenerek her açıdan rol model olmasını hedefler. Tüm bunların yanında koçluk becerileri ise hem etkin bir yönetici hem de etkin bir lider olmak için kişide bazı temel kazanımları hedefler. Bunlardan en önemlisi empatik/aktif dinleme, geribildirim ve ileri besleme becerileridir. Bu beceriler ile hedeflenen, bireysel farklılıkları, değerleri, güçlü yönleri ortaya çıkararak sürdürülebilir bir ekip heyecanı yaratmaktır. Koçluk becerileri hem değişimi başlatmak hem de değişime uyum sağlamak için gerekli ve faydalıdır. Bireysel, kurumsal ve takım olarak daha net, kaynaklarla daha uyumlu, daha meydan okuyucu hedeflerle çalışmamızı sağlar. Aynı zamanda yönetimde koçluk yaklaşımı gelişimin sürekli olduğunu kabul eder, lider olarak bizlerin de kendimizi ve derin ihtiyaçlarımızı fark etmemize katkıda bulunur.
Yaşamımız seçimlerden ibaret. Bilinç düzeyinde öğrendiklerimizi adım adım ve kararlı bir şekilde yaşama geçirmek, uygulamak da önemli ve değerli bir seçim. İster kariyer, ister özel ve sosyal yaşamımızda olsun, çoğumuzun zorlandığı noktalardan da biri bu aynı zamanda. İçsel ve dışsal bahanelerimiz sürekli var ve farkı yaratanlarımız bu bahanelere rağmen istedikleri yeni yönde adım atmaya başlayıp bunu sürekli kılanlar. Diğer yandan hepimiz için bir kırılma ve dönüm noktası da var. Bir yönetici/lider ve koç olarak da, iş yerimizde hem kendi hem de ekibimiz adına sürdürülebilir motivasyon için bu noktayı keşfedip en kısa sürede yaşama geçirmek de yine bizim sorumluluğumuz.
Sevgimle,
17/09/2013